Mahmut Nedim Temirtaş

Mahmut Nedim Temirtaş

Şanlıurfa'dan Bize Ne Mi Kaldı?

...

SEN SİYE GEL (GAZİ) ŞANLIURFA (LI)

Tarihte 10.000 lerce yıllık geçmişi olan tarihi yeniden yazan kadim şehir peygamberler diyarı evliyalar yatağı tarihi geçmişi ile dünyanın gözbebeği 17 devir (krallık halifelik imparatorluk) devirinde yıkılmayan yüzyıllarca krallıklara başkentlik yapan sahipsiz şehirsin sen Şanlıurfa sen siye gel..

Yüzyıllardır peygamberler diyarı olarak tüm dünyada adından söz ettiren gelenek görenekleri adetleri yemek, müzik, kültürü, misafirperverliği, insanlığı, geleni ağlatan gideni ağlatan terimi ile kendine hayran bırakan sahipsiz gaziurfa'nın ne yazık ki  son zamanlarda tüm değerleri kültürü elinden kayıp gidiyor.

Bu haftaki köşemde sizleri biraz zaman yolculuğuna götürürken övünç kaynağımız atalarımızdan kalan mirasımızı  nasıl elimizden aldıklarından da bahsedelim.

Öncelikle kurtuluş savaşında gösterdiği azim ve cesaret kahramanlık ile kahraman urfa olması gereken ilimiz şanlı kahraman urfa olması gereken ilimizin adı 12 haziran 1984 tarihinde Şanlıurfa olarak değiştirildi.  7 Nisan 2016'da ise TBMM Genel Kurulunda oy birliğiyle İstiklal Madalyası verilmişti.

Eskiler hatırlar hacılar hac vazifesini yerine getirmek için öncelikle Şanlıurfa da konaklar kara yolu ile hac vazifesini yerine getirmek için kutsal topraklara yolculuğa çıkarlardı. Burada kaldıkları zamanlarda ise çoğu Urfalı misafirleri ağırlamak için adeta bir biriyle yarışırdı. Gidemeyenler için ise herkes kendi maddi imkanları dahilinde yemeğini çorbasını alır hatta sıcak olduğu için kalıp kalıp buzları alıp hacılara ikram ederlerdi hacılarda mukaddes topraklarda Urfalılara dua eder ve tekrar tekrar burayı ziyaret eder ve herkesi buraya davet ederlerdi.
il dışından gelen memur amir kim varsa aynı şekilde baş tacı edilir ve buradan giderken sanki yurtdışına gidiyor gibi göz yaşları sel olurdu. Urfa ya gelen ağlar giden ağlar tabiri ise buradan kalmadır. 

Şanlıurfa adetleri kültürü ile ilğili bir kaç kısa örnek vereyim..!
Örneğin bir mahallede cenaze var ise orada kimse müzik dinlemez düğün yapmaz hatta çoğu insan saygıdan televizyon bile açmazdı. Mahallede yaşayan fakire fukaraya yardım edilirken rencide edilmez yardımın kimden geldiği bilinmezdi. Yetim öksüz çocukların yanında üzülmesinler anneler babalar diye kendi evlatlarını sevmezlerdi. Sokak kapılarında iki tokmak bulunurdu biri küçük biri büyük eğer kapı büyük tokmak ile çalınırsa gelen misafirin erkek olduğu küçük tokmak ise gelen misafirin kadın olduğu anlaşışın diye ve bunun gibi yüzlerce örnek verebilirim. 

O günlerden sonra ise adeta Şanlıurfa'nın üzerine sanki karabulutlar çöktü ya da bazı kesimler bunu hazmedemeyince gizli elleri devreye koyarak Şanlıurfalıyı önce kendi içinde birbirine kırdırarak önce film yapımcıları yoluyla sonra çekilen dizi ve filmler ile ulusal kanalların sokak röportajında özellikle konuşma zorluğu çeken veya şive sıkıntısı olan insanları ekranlara taşıması ile tüm Türkiye'ye hatta dünya'ya öyle bir gösterildi ki adeta burası bir köy herkes silahlı her gün cinayetlerin işlendiği barbarların hüküm sürdüğü misafirperverliğin olmadığı kültürün olmadığı bir il olarak lanse ve servis edilerek turizm baltalandı gelen misafirlerin adeta gelmesinin önü kesildi.  

Yüzlerce alim molla hoca kurra hafız tasavvuf ehli yetiştiren musikisi ile dünyaya ışık tutan, tarihi ile bütün dünyanın gözbebeği olan Şanlıurfa için bizler elimizi taşın altına koyduk mu?
Biz ne yaptık (istisnalar hariç) bunlara alkış tuttuk görmezden geldik sessiz kaldık bir leğen çiğköfte iki şiş ciğer ve urfa sıra geceleri ile son zamanlarda ise (Göbeklitepe) ile 17 devir gören Şanlıurfa yı tanıtmaya kalktık, Hazreti İbrahim aleyselamı Hazreti Eyyüp aleyselamı Şuayp peygamberi Elyase peygamberi Hayat el Harrani'yi Dede Osman Avni babayı İmam Bakır hz. Şeyh Maksudu ve daha yüzlerce ismini sayamadığım alimi evliyayı veliyi ALLAH dostunu unuttuk ve memleket in kaderi ile oynanmasına seyirci kaldık.

Biz birbirimizi yerken,bundan cesaret alan diğer iller adeta talandan mal kaçırırcasına siyasileri Stk'ları devlet erkanının girişimleri ve desteği sonucu Diyarbakır peygamberler şehri unvanını Adıyaman çiğköfteyi şıllık tatlısını, Gaziantep havalimanı fıstığı ve baklavayı, Maraş urfa isotunu, Hatay kadayıfı ve daha yüzlerce gelenek göreneklerimiz çalındı. Onlar atı aldı üsküdarı geçti.

Bize nemi kaldı ?

SÖYLEYEYİM  o zaman kin kaldı düşmanlık kaldı hasıtlık kaldı vurdumduymazlık kaldı, gıybet kaldı her gün yollarda ölen tarım işçileri kaldı tefeciler kaldı birbirimizi rezil etmek kaldı  tedaş zülmü kaldı toprak kavgaları kaldı.

Türk Arap Kürt kardeşliğimiz öldü. Böyle devam edersek maalesef yaşanacak bir Şanlıurfa kalmayacak sen siye gel KAHRAMANURFALI benden söylemesi.
Etiketler :
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum